SELAM

Sabri Öztürk
20.06. 1984 tarihinde Kastamonu’da doğdu. Anadolu’da açılan ilk lise olan Abdurrahmanpaşa Lisesi’nin ardından Konya Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden 2007 yılında bölüm birincisi olarak mezun oldu. Lisans eğitimi sırasında 3 yıl Selçuk Üniversitesi Televizyonu olan ÜNTV’de çalıştı. Mezuniyetinin ardından İhlas Haber Ajansı Kastamonu Temsilciliği, Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Basın Danışmanı görevlerinde bulundu. Büro Memur-Sen ve Çelik-İş sendikalarında basın danışmanlığı görevlerinde de bulunan Öztürk, TBMM’de Milletvekili Danışmanı olarak çalışmaktadır. Öztürk, evli ve iki çocuk babasıdır.
16.11.2020
750
A+
A-

Allah’ın, selamı ve rahmeti üzerinize olsun.

Bizlere düşüncelerimizi iletme, okuyucularla buluşturma imkanı sağlayan Yazar Akademisi’nin yayın hayatına yeni başlaması ve bu mecrada ilk yazım olması nedeniyle bu şekilde başladım yazıma. Selam vererek.

Selam ne güzel şeydir.

Hatırlama, hatırlatma, karşındakine yakın durmadır.

Tanımadığın kişilerle, yabancılaştığın kişilerle ilk iletişime geçme, kaynaşma vesilesidir selam.

Allah’ın rahmeti üzerine olsun diyerek,duadır selam.

Dosta yalnız olmadığını hatırlatmadır selam.

Demin de ifade ettiğim gibi selam, iletişimin ilk sözü, ilk anıdır. Belki de sizin önem vermediğiniz bir selam sizin hayatınızda, karşınızdaki insanın hayatında çok şeyi değiştirebilir. En basiti, güzel bir dostluk, güzel bir birliktelik kurulabilir.

Selam önemli olmasaydı Allah Resûlü(S.A.S), Medineli Müslümanlara; “Ey insanlar! Selâmı aranızda yayın, birbirinize yemek ikram edin, insanlar uykuda iken namaz kılın ki, selâmetle cennete giresiniz.” diye seslenir miydi?

“İnsanların en âcizi dua etmeyen, en cimrisi de selam vermeyendir.” diye söyler miydi hiç?

Maalesef, tüm değerlerimizi yitirmeye başladığımız günümüzde selamlaşmanın da önemini yitirdiğini, giderek azaldığını üzülerek görmekteyiz.

Neden acaba? İnsanların iş yoğunluğu, karşısındaki insana önem vermeme, bireycilik ve benzeri gibi durumlardan dolayı mı?

Farklı bir boyut ise maddi çıkarlar ön plana çıktıkça, makamlar büyüdükçe, kibir arttıkça nefis kabarıyor ve azalıyor selamlaşma.

“O kim ki” sözü yayılıyor her tarafa.

Evet, “O kim ki” dediğiniz sizin için önemli olmayabilir ancak siz, onun için önemli olabilirsiniz.

Hem belki, umursamadığınız o kişi ilerleyen günlerde sizin kaybettiğiniz makama, sizin makamınızın daha üstüne de çıkabilir. İşte o zaman makamın egosuyla vermediğiniz selam gelecektir gözünüzün önüne.

Hangi makam aranızda selamı yayın diyen Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V) makamından yüksek olabilir ki selam vermemek için.

Hem Mü’mine selam vermek sadaka değil midir Hadis-i Şerif’te belirtildiği gibi?

Şöyle bir günümüzü, yaşadıklarımızı gözümüzün önünden geçirelim. Kiminle selamlaştım, kiminle muhabbet ettim diye soralım kendimize. Yaşanılan olayların hepsi geride kaldı ve bir daha gelmeyecek.

Belki de selam verdiğiniz için başlayan dostluklar, aldığınız gönüller ve dualar kalacak sizinle.

Selam verelim, halini hatırını sorarak karşınızdaki insana önem verdiğimizi gösterelim, onu mutlu edelim. Selam ile birlikte muhabbeti, hoş sedayı yayalım çevreye.

Başladığım gibi bitiriyorum yazımı. Selamla.

Sağlıcakla kalın.

Allah’ın selamı üzerinize olsun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.