Kültürümüze Salgın Tehdidi

07.12.2020
975
A+
A-

Kültürümüze Salgın Tehdidi

Camı açıyorum belediye hoparlöründen anonslar yapılıyor. Birbirimize mesafeli davranmamız gerektiği üstüne basa basa vurgulanıyor. Biraz sonra aynı uyarılar cami hoparlöründen duyuluyor.  Camı kapatıp televizyonu açıyorum reklamlarda aynı mesajlar veriliyor. Televizyonu kapatıyor telefonuaçıyorum; bağlarımızı daha da kopartıp mesafeyi açmamız için uyarılar geliyor ardısıra. En iyisi unutup bunları sabah müjdeli haberlere uyanmak için kapıyorum gözlerimi.

Bir umut beklentisiyleuyanıyorum sabaha ancak umut bulamıyorum. Bilim kurgu filminin tam orta yerinde bir sahnede buluyorum kendimi. Her gün uyandığımda akıl sağlığımı tekrar kontrol ediyorum bu yaşadıklarımızın gerçek olabilme ihtimali ve hayal görme yanılgısını sorguluyorum. Evet gerçek. Gün gibi gerçek. Bir gün iki gün değil bir yıldır gerçek. Bu gerçek acı veriyor, can yakıyor, ocak yıkıyor. Canı candan ayırıp candan canı alıyor, bir canı bir tarafa atıyor, ötekini başka tarafa.  Sekiz milyar üyesi olan insanlık ailesi olarak çaresiziz. İnsanı insana bağlayan insani bağlarbir bir çözülüyor, bizi birbirimize kenetleyen insan olmamız gereği kurduğumuz sosyal, duygusal, kültürel bağlar zayıflıyor, çatırdıyor ve kopuyor. Bu hastalık sadece sağlığımızı değil, bizi birbirimize bağlayan sağlıklı tüm bağlarımızı da tehdit ediyor.

Misafir baştacı idi eskiden, şimdi kapılar kapalı, perdeler çekili. Bu hastalık kültürümüzü de tahrip ediyor. İyiyi ve güzeli de bitiriyor. Hastayı ziyaret etmeyi bir görev bilirdik eskiden şimdi hastaneyi bile ziyaret etmek tavsiye edilmiyor. Kapısından uzak dolaşmak makbul sayılıyor. Olumlu hasletleri de yok ediyor bu hastalık. Eskiden bayram ziyaretlerini sevinçle yapardık şimdi bayram olup olmadığını bile bilmiyoruz. Bayram sevinçlerimizi de elimizden alıyor bu hastalık. Eskiden düğüne katılmak bir mutluluğa ortak olmak iken şimdi davetiye bastırmak bile anlamsız. En mutlu günlerimizde buluşmaya engel bu hastalık. Eskiden cenazeye katılmak hem dini hem de toplumsal görev iken şimdi ölüm bile bizi bir araya getiremiyor. Yas tutmaya bile fırsat bırakmıyor bu hastalık. Soframızı açardık eskiden, yedirmek içirmek doyurmak mutlu ederdi şimdi öyle mi? Ekmeğimizi bile alırken çekiniyoruz. Bereketimizi aldı bu hastalık. Selam verir, merhaba der tokalaşırdık bir zamanlar.. İnanmak zor olsa da sarılırdık daha bir sene önce..! Yakınlığın yerini mesafe, tokalaşmanın yerini yumruk tokuşturma aldı. Sevgiyi sevgiliden, anne babayı evlattan, dede nineyi torundan, eşi dostu birbirinden ayırdı bu hastalık.

Temizlik çok sık salık verilir oldu, elleri yıkamak..İnsanlık ailesi olarak çağlar boyu büyük emeklerle geliştirdiğimiz insanlık bağları, toplumsal değerler, bütün bu güzel hasletler de yıkanıp sökülüp atılıyor elimizden, ruhumuzdanve toplumsal hafızamızdan. Gün olur devran dönerde hastalık kendi cephesine çekilirse işte o gün bütün bu yıkımı el birliği ile kaldırıp bu bağları onarıp yeniden inşa etmek için çok işimiz olacak. Eğer ki görürsek o günleri belediye ve cami hoparlerlerinden, televizyon ve telefonlardan sevdiklerimize sarılmamız, cenaze ve düğünlere katılmamız, bayramları bir arada kutlamamız, misafiri tekrar baştacı etmemiz, soframızı açmamızanonslarla tekrar tekrar duyurulmalı. Afişler asılmalı hasta ziyaretleri için. Düğünlerde halaya kalkıp cenazelerde tabuta omuz vermek anlatılmalı. Çünkü toplum olarak bizi ayakta tutan değerler bu değerlerdir. Salgın sonucunda binlerce yıllık örf adet gelenek ve kültürümüzü, öz Anadolu irfanımızı, toplumsal bağlarımızı kaybetmemeliyiz.

Selamlar, sevgiler, saygılar.

06/12/2020

ETİKETLER: , , , ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.