Büyük Ödül

Fatih Başak
1968 yılında Sungurluda doğdum. İlk, orta ve lise tahsilini Sungurlu’da tamamladıktan sonra 1989 yılında Amasya Eğitim Yüksekokulu’nu tamamlayarak, Batman ili Kozluk ilçesinde sınıf öğretmeni olarak göreve başladım. 1993 yılından 2004 yılına kadar Sungurlu’nun Eşme ve merkez Fevzi Çakmak İlköğretim Okulu’nda sınıf öğretmeni olarak görev yaptıktan sonra 2004 yılında Boğazkale Merkez İlköğretim Okulu Müdürü olarak görev yaptım. 2008 yılına kadar burada görev yaptıktan sonra Havza ilçesi Millî Eğitim Şube Müdürü olarak atandım. 2010 yılında kadar görevlendirme yoluyla Sungurlu İlçe Millî Eğitim Şube Müdürü olarak görev yaptım. 2010 yılında Millî Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu’na Şube Müdürü olarak atandım. 2012-2014 yıllarında Ağrı Milli Eğitim Müdürü, 2014 yılında da Kocaeli Milli Eğitim Müdürü olarak görev yaptım. 2014 – 2019 yıllarında MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğü’nde daire başkanı olarak görev yaptım. Halen MEB Millî Eğitim Uzmanı olarak görev yapmaktayım. Evli ve 4 çocuk babasıyım.
02.01.2021
617
A+
A-

Büyük Ödül

Hikâyeler, insanları eğlendirirken düşündüren ve öğüt vermek amacı ile yazılan yazılardır. Aynı zamanda içerisinde gerçeklikleri de barındırır. Bizzat yaşadığım olayı anımsatan bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bir şehirde televizyon ve gazetelerde büyük ödüllü bir yarışma düzenleneceği ilan edilir. Oldukça uzun ve içerisinde timsah dolu olan bir havuzun bir başından diğer başına sağlıklı bir şekilde yüzen bir kişiye büyük ödül verileceği söylenir. Yarışmaya resmi müracaatların olmayacağı, yarışma anında herkesin yarışmaya dahil olabileceği, yarışma sonunda kazanan kişiye ödülünün anında verileceği duyurulur. Basın mensuplarının da yarışmaya davet edildiği ve dolayısıyla yarışmanın da dünya çapında takip edileceği de belirtilir.

Televizyon ve gazetelerde yarışmadan haberdar olan insanlar, timsah dolu bir havuzda yüzmenin çok aptalca olacağını düşünmektedir. Ancak yarışmada verilecek olan büyük ödül de insanların ilgisini fazlasıyla cezbetmiştir. Bir tarafta hayatınızı ortaya koyacaksınız, diğer tarafta belki de hayatınızda göremeyeceğiniz büyük bir ödüle sahip olacaksınız.

Genel kanaat: çoğu kişi için ilginç ve bir o kadar da merak edilen bir yarışma olacağıdır.

Nihayet yarışma günü gelmiştir. Yarışmanın halka da açık olması nedeniyle büyük bir kalabalık yarışmayı izlemek için havuz başında toplanmıştır. Hayatından olacak aptalı ya da zengin olacak kişiyi herkes merak etmektedirler.

Görevliler ve basın mensupları yarışma başlamadan önce yerlerini almışlardır. Görevlinin yarışmayı başlatan düdüğü çalmasıyla birlikte herkes heyecanlanmıştır. Bir tarafta hayatınız, diğer tarafta büyük ödül.  Yarışma başlamıştır ama havuza atlayan hiç kimse olmamıştır. Herkes birbiriyle bakışırken izleyiciler arasından da homurdanmalar yükselmeye başlamıştır. Oysa seyircilerin aklından ödülün cazibesine kapılabilecek yarışmacılar olabileceği geçmektedir. Seyirciler açısından tam bir hayal kırıklığı yaşanırken “şaaap” diye bir ses duyulur. Tüm izleyiciler homurdanmaları bırakıp sesin geldiği tarafa yönelir. Evet havuzda bir kişi vardır ve tüm hızıyla havuzun bir başından diğer başına yüzmektedir. Heyecan birden bire artmıştır. Kimisine göre aptal, kimisine göre de zengin adayı kimdir? Sorusu seyirciler arasında sorulmaya başlamıştır.

“Yazık canından olacak.” diyenlerle; “Zengin olacak.” diyenlerin sesleri birbirine karışmıştır.

Havuza atlayan kişi elbette ki bu konuşmaları duymamaktadır. Onun tek derdi vardır. Havuzun diğer tarafına sağ salim ulaşabilmek. Ulaşmak adına da tüm gayretini göstermektedir. Ama havuzdaki timsahlar açısından da “Büyük bir nimet (!)” önlerinde durmaktadır. Herkes açısından yarış büyük bir heyecan içerisinde devam etmektedir. Havuza atlayan yarışmacı olağanüstü gayretleri sonucunda havuzun diğer tarafına sağ salim ulaşmayı başarmış ve son hamlesiyle havuzun dışına çıkmayı başarmıştır.

Yarışmacı alkış tufanına tutulurken seyircilerin bir kısmı “Canını kurtardığını.” konuşulurken diğer kısmı da “Büyük ödülü kazandığını, hatta bunu nasıl harcayacağını.” konuşmaya başlamıştır bile. Basın mensupları ve görevliler başta olmak üzere herkes yarışmayı kazanan kişinin etrafında toplanmaya başlamıştır.

 Basın mensupları peş peşe;

“-Tebrik ederim. Nasıl başardınız? Ödülü ne yapacaksınız?”  vb. sorularını soruyorken yarışmacı bu sorularla hiç ilgilenmemekte, sanki soruları duymamaktadır. Onun sanki başka bir önceliği var gibidir. Etrafındakiler de yarışmacının bu durumunu fark etmişler ama bir anlam vermemişlerdir.

En sonunda oradaki gazetecilerden birisi dayanamayıp sormuş:

“-Beyefendi canınızı tehlikeye atarak büyük bir ödülün sahibi oldunuz ama siz bu durumdan hiç memnun değilsiniz. Neden böyle davranıyorsunuz?” demiş.

Yarışmacı da en sonunda konuşmuş ve soruyu cevaplamış:

“-Beni havuza kim itekledi?”

Hayat böyledir. Her zaman tehlikelerle karşı karşıya kalabiliriz. Her zaman değil ama bazen de önümüze fırsatlar da çıkabilir. Ya risk alarak fırsatlara ulaşabilirsiniz, ya birisinin sizi havuza itelemesini beklersiniz ya da evinizde oturup sadece eleştiri yaparsınız. Ve en önemlisi de fırsatlara ulaşmak için sizi havuza iteleyecek birilerini de her zaman bulamayacaksınızdır. 

Tercih Sizin.

Benimle ilgili kısmını mı merak ediyorsunuz?

Beni havuza iteleyen Sungurlu İmam Hatip Lisesi Müdürü İbrahim MUTLU’yu rahmetle anıyorum.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.