En İyi Okul

07.01.2021
733
A+
A-

Herkesin doktor, mühendis ya da öğretmen olmak zorundaymış gibi davrandığı bir ülkede yaşıyoruz biz. Yetenekleri hiçe sayarak, görmezden gelerek yapıyoruz mesleğimizi. Havuz problemlerini çözebilen bir çocuk hayattaki bütün problemleri çözer zannediyoruz. Ya da onu çözemeyen hiçbir problemin altından kalkamaz. Bu nedenle de eziyoruz o küçücük ruhları. Sınavdan sınava koşturarak, başarısızlık duygusunu daha kendilerini bilmedikleri yaşlarda tattırarak gerçekleştiriyoruz bunu. Neleri yapabileceklerini değil neleri yapamayacaklarını öğretiyoruz onlara.” Gülistan Sinanoğlu,  Gönderilmiş Mektuplar adlı kitabında böyle diyor.

Eğitim bir bireyi sosyal, zihinsel bedensel ahlaki yönden kişilik karakter ve psikolojik açıdan geliştirerek kendisi, ailesi ve ülkesine faydalı bir vatandaş olarak yetiştirmektir. Eğitim kurumlarının asıl işlevi, asli görevi bu olması gerekirken dershane kültürünün ve yoğun şekilde sınava dönük eğitim sistemimizin etkisiyle gerçek rayından olması gereken rotasından kopartılarak sırf bir testte net olarak kaç doğru yaptığı sonucuna indirgenmektedir. Şüphe yok ki sınavlar eğitimin bir parçası ve çıktısıdır. Ancak mevcut durumda eğitim sınavların bir parçası ve sonucu haline gelmektedir. Oysa sınavlar eğitimin içerisinde yer alan onlarca farklı etkinlikten sadece birisini teşkil etmektedir. Buna rağmen koca bir eğitim sistemi kendisinin bir parçası ve alt kümesi olması gereken sınav sisteminin bir alt kümesi ve parçası haline geldi. Tepeden aşağıya doğru okullardan beklenen başarı hedefi “herhangi bir sınavda o okuldan bu sınava giren kaç öğrenci sınavı kazanmış, kaçı kazanamamıştır?” sonucuna indirgenmiş durumda. Daha da somutlaştırırsam eğer; bir ilde diyelim ki ortaokulları başarı olarak sıralarken LGS sınavına girerek Fen Lisesini kazanan öğrenci sayısı en çok olan ortaokul en başarılı okul olarak görülmektedir. “Bu doğru mudur, gerçekten bir sınavdan en yüksek puanı alan bir öğrenci en eğitimli öğrenci midir? En yüksek puanla öğrenci alan Fen Liseleri ya da diğer bazı liseler eğitimde en iyi okullar mıdır” bu yazıda bu soruların doğru cevaplarını aramaya çalışacağım.

Eğitim bir bütün ve büyük resimdir. Ölçme değerlendirme araçları bu büyük resmin sadece küçük birer parçasıdır. Çarpıklık ise koca bir tablo varsayabileceğimiz eğitimi kenarından köşesinden kırparak küçük bir resme yani sınava hapsetmeye çalışmaktır. Amaç ve hedef öğrenciyi hayata hazırlamak ise gerçek hayattaki soru ve sorunların yahut karşılaşılabilecek durumların onlarca şıkkı, bu şıkları arasında tek doğrusu ya da tek yanlışı yoktur. Onlarca doğru bir o kadar yanlış vardır. Asıl başarı ise hayat başarısıdır. Ayrıca araştırmalar gösteriyor ki hayat başarısı için sosyal başarının etkisi %80 iken akademik başarının etkisi %20 dir. Onun için bir sınavdan en yüksek puanı alan öğrenci en başarılı öğrenci değildir.

 Peki en yüksek puanla öğrenci alan Fen Liseleri en iyi okullar mıdır? Bunun cevabını en başta vereceğim; değildir. Çoklu zeka alanından sayısal zekası ve matematiğe olan ilgi ve yeteneği yüksek olan öğrenciler için Fen Liseleri en iyi okul iken; diğer öğrenciler için değildir. Yani en iyi okul öğrencinin ilgi ve yeteneğine en uygun okuldur. Bu çarpıklaşma, yanlış başarı algısı ve tepeden tabana yayılan sınav beklentisi yüzünden her şeyden kıymetli olan, “petrolümüz yok ama genç nüfusumuz var” diye her daim dile getirdiğimiz o gençliği ilgi ve yetenekleri dışında okullarda heba ediyoruz. Kaldı ki artık devletin yeterince sayıda hatta kimi alanlarda fazlasıyla diploma sahibi vatandaşı var. Örnek vermek gerekirse MEB de mevcut çalışan öğretmen sayısı bir milyon iken, bir milyondan fazla atanamamış ama öğretmenlik alanı mezunu diplomalı insan vardır. Ülkemizin ilerleyen zamanda artık daha çok mesleki bilgi beceri ve tecrübesi olan insanlara ihtiyacı olacaktır. Hem genç nüfusu daha doğru alanlara yönlendirmek, hem yetişmiş insan gücümüzü etkin kullanmak, ülkemizin kaynaklarını israf etmeden daha verimli değerlendirmek adına en tepeden başlayarak öğrenciye kadar eğitimdeki bu yanlış başarı algı ve beklentisini ve çarpıklaşmayı düzeltmeliyiz. Eğitimde kaybedilen her öğrenci kaybedilen bir gelecek demektir. Kazandığımız bir geleceğimiz olması dileğiyle, ülkem adına müreffeh yarınlar dilerim.

Saygılar sevgiler..

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.