Kurumsal Bir Sorun (Güven/sizlik) Bir Çözüm (Otantik Liderlik)

Ayhan Öztürk
Aslen Gaziantepli olan Dr. Ayhan Öztürk, Gazi Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalında lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladı. Devlet bursu ile gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nin Arkansas Üniversitesinde, Eğitim Yönetimi ve Denetimi alanında doktora derecesini aldı. Ankara’nın Beypazarı ve Altındağ ilçelerinde sınıf öğretmeni ve okul idarecisi olarak çalıştıktan sonra, yurtdışı eğitimini takiben MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nda Milli Eğitim Uzmanı olarak görev yapmaya başladı. Profesyonel düzeyde İngilizce bilen yazar, evli ve 2 çocuk babasıdır.
07.02.2021
1.703
A+
A-
Kurumsal Bir Sorun (Güven/sizlik) Bir Çözüm (Otantik Liderlik)

Bizleri bir arada tutan, ilişkilerimize yön veren kök bileşenlerin belki de en önemlilerinden birisi “Güven”dir. Güven mevcut olduğu ortama beraberinde birlikte yaşayabilme, çalışabilme ve sahiplenme duygularını getirirken, yokluğu ise parçalanmalara, çatışmalara, hatta kayboluşlara yol açabilmektedir. Bu durum bize çalışma ortamlarında, yönetici-çalışan ilişkilerinde, aile hayatında ve arkadaşlık münasebetlerinde daha doğrusu hayatımızın her alanında güven kavramına neden ihtiyaç olduğunu göstermektedir.

Güven anlamsal derinliği itibariyle tanımlanması zor bir kavramdır, fakat kaybedildiği anki tepkilerden ne olduğu ya da ne kadar önemli olduğu anlaşılabilir. Bir anda enerjimizin ve isteğimizin düştüğünü fark ederiz güven kaybı meydana geldiğinde. Bunu iç dünyamızda hızlı bir şekilde gerçekleşen bir hesaplaşma ve şok takip eder. Ve nihayetinde bu durumun muhatabına karşı olan sempatimizi, inancımızı ve bağlılığımızı kaybederiz. Her ne kadar bu durumu karşı tarafa hissettirmeme seçeneğine kalem değdirilmeye çalışılsa da sağlıklı bir etkileşim ortamının temel dinamiklerinden olan güvenin eksikliği, olumsuz sonuçları dolayısıyla kısa sürede hissedilecektir.

Kelimelerle ifade edilmesindeki zorluğu vurguladığımız güven kavramı için yapılmış olan şu kısa tanıma dikkatleri çekmek isterim: “Savunmasız ve hassas bir zamanda emniyette hissedebilme durumu.”Bu tanımda kullanılan zaman kelimesi ile kişi ve kurumlar arasındaki ilişki süreci kastedilmektedir. Örneğin, bazı durumlar tabiatı itibariyle bireyi karşısındaki arkadaşına, yöneticisine veya aile üyesine bağımlı (muhtaç) hale getirir ve bu vaziyet kişide hassas ve savunmasız olma gibi endişe duygularının gelişmesine yol açar. İşte tam bu noktada, bahsi geçen bu duyguların kontrol edilebilmesi için tarafların güven duymaya ihtiyacı vardır. Eğer güven duygusu bu durumda varlığını gösterirse, işlerin yolunda gitmesi muhtemel sonuç olacaktır, aksi ise ilişkilerin zarar görmesine yol açacaktır.

Varlık sebebi insan yetiştirmek olan eğitim ortamlarının karşılaştığı birçok kurumsal sorununun (performans düşüklüğü, azalan kurumsal bağlılık, işe gelmeme gibi) kökenine indiğimizde karşımıza paydaşlar arasındaki güven seviyesinin düşüklüğü çıkmaktadır. Bu durum, okul özelinde, öğretmenlerin kuruma dair çalışmalara katılımlarında ve istekli oldukları işleri yapmalarında kendilerini sınırlamalarına yol açmaktadır. Halbuki, karşılıklı güven duygusunun tesis edildiği okullarda hem öğretmenler hem de yöneticiler kendilerinden beklenenden fazlasını yapma eğilimindedirler. Gönüllü iş davranışları olarak da adlandırılan bu sonuç, kalite ve verimliliğini arttırmak isteyen kurumlar için bulunmaz bir fırsattır. Bu önemli fırsatı kaçırmak istemeyen okul yöneticileri için gündeme önemli bir soru gelmektedir: Güven ortamını nasıl inşa edebilirim?

Otantik liderlik, okul yöneticilerinin karşılaştığı bu soruya alternatif ve etkili bir cevap olabilir. Otantik bir lider olmaktan kasıt, güçlü ve zayıf yönleriyle kişinin kendisinin farkında olması, bu durumu benimsemesi ve gerçekten sahip olduğu değer, inanç ve duygulara uygun bir şekilde hareket etmesidir. Bir başka ifadeyle, otantik liderler söyledikleri (hissettikleri) ile yaptıkları örtüşen, karşısındaki kişilerin fiziksel ve ruhsal refahını önemseyen, doğru olduğunu düşündüğü işleri yaparken çevresindekileri de doğru olanı yapma konusunda cesaretlendiren kişilerdir. Bu kişilerin davranışlarına ödül alma veya cezadan kaçma duygusu değil gerçekten sahip oldukları değerler sistemi yön verir. Dolayısıyla, bu tarz bir liderlik anlayışını benimseyen yöneticiler, çevresindekiler tarafından açık, anlaşılır ve güvenilir kişiler olarak görülmektedir ki bu durum karşılıklı güven inşasının ilk adımı olarak değerlendirilmektedir. Kalıcı bir güven ortamı oluşturmak içinse şüphesiz bu ilk adımı takip etmesi gereken uygulamalara ihtiyaç duyulacaktır.

Şeffaflık, samimiyet, adalet ve ehliyet kavramları sağlıklı bir güven ortamı kurulması için icra edilmesi gereken otantik okul liderliği uygulamalarının merkezinde yer almalıdır. (Şeffaflık) Bilinmeyenlerin, belirsizliklerin, sırların bulunduğu ve önemli bilgilerin paylaşılmadığı bir okul ortamı öğretmenlerin ve diğer çalışanların endişelenmelerine yol açmakla kalmayıp, bu kişilerin düşüncelerini rahat bir şekilde paylaşmalarına da engel olacaktır. Şunu da vurgulamak icap eder ki belirsizlik durumları insanı en kötü senaryoyu varsaymaya yöneltir. Burada okul liderlerine düşen, mevcut ve olası durumlarla ilgili olarak tüm paydaşları belirli aralıklarla bilgilendirmek ve kritik kararlarda öğretmenlerin önerilerini dikkate almaktır. (Samimiyet) Duygu ve düşünceleriyle uyumlu hareket etmeyen ve hissettiklerini gizlemeye çalışan okul yöneticileri, öğretmenler tarafından samimiyetsiz kişiler olarak algılanmaktadır. Örneğin bazı yöneticiler farklı bakış açılarına ve fikirlere değer verdiğini söylerken beraber çalıştığı kişilere konuşma şansı vermemektedir. Tamamen tezat içeren bu davranış ilişkilerde güven kaybı yaşanmasına neden olmaktadır. Okul yöneticileri bu durumu engellemek için, tutum ve davranışlarında açık, anlaşılır ve net olmalıdır. (Adalet) Odak noktasının tek bir kişi veya kurum olduğu, ödül/değerlendirme sistemlerinin adil bir şekilde çalışmadığı ilişki süreçlerinde güven ortamının gelişmesi mümkün değildir. Okul yöneticileri özellikle karar verme süreçlerinde katılımcı ve çok boyutlu bir sistemin işlemesine izin vererek adalet mekanizmasının kurumlarında sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlayabilir. (Ehliyet) Eğer bir okul yöneticisi sorumluluklarını yerine getirebilecek kapasitede değilse çalışanlarının özellikle iş ile ilgili konularda ona güvenmesi neredeyse imkansızdır. Bu yönetici iyi niyetli de olsa ve çalışanları onu kişisel olarak sevse dahi, görevlerini yerine getirme noktasındaki yetersizliği etkili bir okul ortamı inşa edilmesine engel teşkil edecektir. Bu sebeple etkili bir okul liderliği ve arzulanan okul ortamları için ehliyet sahibi yöneticilerin varlığı hayati bir öneme sahiptir.

Güvenilir ve otantik bir insan olmanın mevzubahis olduğu bir yazıya verilebilecek en güzel örneğin Peygamber Efendimiz (s.a.v.) olduğunu söylemeden kalemimi kaldırmak istemedim. Kendisi ümmi (okuma-yazma bilmeyen) olmasına rağmen, toplumun her kesiminden insanın güvenini kazanmış olması O’nun ne kadar güçlü ve sağlam bir karaktere sahip olduğunu işaret etmektedir. Öyle ki, yaşadığı zamanının adet ve geleneklerini ortadan kaldıran İslam dininin şartlarını dile getirdiğinde çevresindekiler ona inanmamazlık edemediler. İtirazların her biri “O Muhammedül Emin”dir gerçeğine yenik düştü. Sahip olduğu güven karakteri, çok az bilgi ile uzun yollar almasına ve hala gerçek bir lider olarak anılmasına olanak sağlamıştır.

Kazanılması kaybedilmesinden çok daha zor olan güven olgusu, durağan değil, yaşanmışlıklara bağlı olarak değişkenlik gösteren bir sürece dahildir. Bu süreç içerisinde, kazanılır, kaybedilir veya yeniden kazanılabilir. Taraflara düşen, birlikte kuracakları güven tesisinin inşasında, gerçekten sahip oldukları değerlere, inançlara ve karaktere yer vermektir.   

Yazıya dair bir söz: Kendin ol! Zaten herkes biliyor. (Anonim)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.