Sosyal Medya Platformlarının Sansür Keyfiliği

Gökhan Yiğit
1986 yılında Artvin’de doğdu. Artvin Anadolu Öğretmen Lisesi’nden sonra sırasıyla; Atatürk Üniversitesi Fizik Öğretmenliği bölümünden Yüksek Lisans derecesi ile, Çankaya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi bölümünden Yüksek Lisans derecesi ile, Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünden Lisans derecesi ile mezun oldu. Çalışma hayatına 2013 yılında Türkiye İş Kurumu’na İş ve Meslek Danışmanı olarak atanarak başlayan Yiğit, 2014-2021 yılları arasında bir meslek derneği olan Danışmanlar Derneği’nin kurucu Başkanı olarak Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüttü. 26. ve 27. Dönemde TBMM’de Milletvekili Danışmanı olarak çalıştı. Halen Türkiye İş Kurumu’nda İş ve Meslek Danışmanı olarak çalışmaktadır. İngilizce bilen Yiğit, evli ve iki çocuk babasıdır.
07.02.2021
1.976
A+
A-

Boğaziçi Üniversitesi tartışmalarının yaşandığı bu günlerde bir ilginç çıkışta Twitter’dan geldi. Önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ardından da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tweetleri sansürlendi.

Sosyal Medya Platformlarının Sansür Keyfiliği

Boğaziçi Üniversitesi tartışmalarının yaşandığı bu günlerde bir ilginç çıkışta Twitter’dan geldi. Önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ardından da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tweetleri sansürlendi. Twitter, Capitol Hill baskını döneminde ABD başkanı Donald Trump’ın tweetlerini de önce sansürlemiş, sonra hesabı askıya almış, son olarak da komple kapatmıştı.

Yaşanılanlar, sosyal medyanın kontrolsüzlüğünün ve içinde bulunduğu güç zehirlenmesinin geldiği nokta açısından oldukça dikkat çekici. Bir diğer dikkat çekici olan ise; gerek ABD’de gerekse Türkiye’de kendini demokrat olarak tanımlayan ve özgürlük taleplerini politikalarının merkezine koyanların bu keyfi kuralsızlığı kendi siyasi beklentileri dolayısıyla sessizce izlemeleri ve bir uluslararası şirketin aldığı kararları amasız fakatsız doğru kabul etme eğilimleridir. Soralım; Twitter’in bizim bilmediğimiz, son derece tarafsız kararlar alabilen bir algoritması, yapay zekası mı vardır? Düpedüz kendi belli belirsiz değer yargıları üzerine inşa ettiği ideolojisiyle keyfi kararlar veren bir zorbadan farksızdır Jack ve Twitter’ı da. Hepimizin sorması gereken bir başka soru şudur: bir söylemin ifade özgürlüğü mü yoksa şiddete teşvik mi (hakaret, tehdit vs.) olduğunu bu sosyal medya platformları kimden aldığı yargılama yetkisiyle hangi herkesçe kabul görmüş metne dayandırarak yapmaktadır?

Esasen, bu yapılanlar ve elindeki muazzam data sayesinde ilerleyen günlerde yapılması muhtemel olan tüm dezenformasyonlar, bir “egemenlik” tartışması içinde değerlendirilmelidir. Kullanım şartlarını kabul etmeniz daha sonra aleyhinize alınacak her karara boyun uzatacağınız anlamına gelmemektedir. Kamuoyu oluşturma gücü bu denli yüksek olan, en büyük iddiası tarafsızlık ve geniş çaplı özgürlük olan sosyal medya platformlarının siyasi sansür uygulamalarına karşılık alınacak tüm aksiyonlar asla bir “karşı sansür” değil, aksine egemenlik tartışması boyutunda bir zorunluluktur. Twitter’in Türkiye kullanıcılarına ulaştırılan hizmetinin tüm altyapısını, her türlü teknik imkanı vatandaşlarına sunan Türkiye Cumhuriyeti kurumları yapmaktadır ve bu kullanıcılara ulaştırılacak veya “ulaştırılmayacak” bir bilginin bu kurumlar ve ülkede geçerli “kanunlardan” bağımsız belirlenebiliyor olması söz konusu bile olmamalıdır. 

Sosyal Medya Yasasının önemi, gerekliliği ve “bir eksikliği” burada karşımıza çıkıyor. Öncelikle, özünde sadece uluslararası bir şirket olan bu mecraların, yukarıda belirttiğimiz, belli belirsiz değerler üzerine inşa ettiği kurallarını istediği gibi işletebileceği egemen bir devlet olmadığını belirtelim. Milyarlarca kullanıcıya ve aynı büyüklükte gelire sahip olmak, bu şirketlere çeşitli ülkelerde istediği gibi at koşturabilme yetkisini vermemelidir. Bugün kimilerine basit gibi görünecek bu gibi sansürleri, ilerleyen dönemlerde bu mecraların birer manipülasyon aracı olarak kullanılabileceğine dair emareler olarak görmek mümkündür.

Geçtiğimiz günlerde yaşanılan Whatsapp uygulaması özelindeki “kişisel verilerin korunması” tartışmaları kadar, kişilik haklarına yönelik saldırılara karşı alınacak tedbirler de, ifade özgürlüğünün teminat altına alınması da çok önemli gündemler olmalıdır. Bildiğiniz üzere, şu an “Sosyal Medya Yasası” eliyle bu platformlara Türkiye temsilcilikleri açma zorunluluğu getirilmiş ve buralardaki içerikler hakkında alınacak hukuki kararların uygulanabilmesi için de bir dizi yaptırım süreci belirlenmiştir. Twitter veya diğer sosyal medya platformlarının kendisinin içerikleri sansürlemesi, kullanıcılarını engellemesi/hesaplarını kapatması konuları ise Süleyman Soylu ve Devlet Bahçeli örneklerinde görüldüğü üzere şirket inisiyatifinde devam etmektedir. Sonuçları itibariyle kitleleri etkileme potansiyeli yüksek vakalardaki karar verme tekelinin şirketlerin elinde olmasını, düz bir mantıkla “yayın politikası” basitliğinde inceleyemeyiz. Siyasi sonuçları olan ve siyasi saiklerle alındığı bariz olan sansür kararlarının ancak ülke içinde herkesin uymakla yükümlü olduğu yasaların hukuki sonuçları sonrasında alınmasının doğru olacağını ifade etmek gerekiyor.

Kural koyma ve bunları yürütme tekelinin yetki devri, kimseye özgürlük getirmeyeceği gibi hiç şüpheniz olmasın ki bir noktadan sonra birer dijital köleye dönüşmenize de sebebiyet verecektir. Hangi gerekli/gereksiz ürünleri alacağınızı, ne giyeceğinizi, nerede tatil yapacağınızı yönlendirme gayretindeki bu evrende, sıradaki hamle eğer neyi düşünüp düşünmeyeceğiniz kimler tarafından yönetilip yönetilemeyeceğiniz olacaksa, size gösterilen zahiri özgürlük alanlarının aslında sizden özgürlüklerinizi bütünüyle alma gayretinde olduğunun farkında olmalıyız. “Twitter’ı erişime kapatalım, Beğenmiyorsan kullanmazsın…” kolay cevaplar ve basit çıkış yolları olmakla birlikte destekleyebileceğim durumlar değildir. Yapılması gereken; ya egemen devletlerde kural koyma yetkisine sahip olduğu herkesçe kabul edilmiş kamu otoritesinin, çerçevesi yasalarla belirlenmiş ölçülerde süreçlere dahil olabilmesi gerekir ya da başta siyasiler olmak üzere  çoğumuzca bir propaganda aracı olarak kullanılan Twitter’a yönelik bu ehemmiyetini kaybettirecek adımlar atmak lazım düşer. Kamu kurumlarının tüm bilgilendirmelerini Twitter’dan duyurması da çabası… Son olarak toparlamak gerekirse, internet ortamındaki bir içeriğe erişim yasağının getirilmesinin basamakları yasalarımızda açıkça belirtilmiş olup, Twitter’ı bu durumun bir istisnası yapan bir hükümde bulunmamaktadır. O halde Twitter’ı da Agamben’in “İstisna Hali”nin öznesi yapmanın lüzumu yoktur.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.