Yeniden doğuş uçuşu

Fatih Başak
1968 yılında Sungurluda doğdum. İlk, orta ve lise tahsilini Sungurlu’da tamamladıktan sonra 1989 yılında Amasya Eğitim Yüksekokulu’nu tamamlayarak, Batman ili Kozluk ilçesinde sınıf öğretmeni olarak göreve başladım. 1993 yılından 2004 yılına kadar Sungurlu’nun Eşme ve merkez Fevzi Çakmak İlköğretim Okulu’nda sınıf öğretmeni olarak görev yaptıktan sonra 2004 yılında Boğazkale Merkez İlköğretim Okulu Müdürü olarak görev yaptım. 2008 yılına kadar burada görev yaptıktan sonra Havza ilçesi Millî Eğitim Şube Müdürü olarak atandım. 2010 yılında kadar görevlendirme yoluyla Sungurlu İlçe Millî Eğitim Şube Müdürü olarak görev yaptım. 2010 yılında Millî Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu’na Şube Müdürü olarak atandım. 2012-2014 yıllarında Ağrı Milli Eğitim Müdürü, 2014 yılında da Kocaeli Milli Eğitim Müdürü olarak görev yaptım. 2014 – 2019 yıllarında MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğü’nde daire başkanı olarak görev yaptım. Halen MEB Millî Eğitim Uzmanı olarak görev yapmaktayım. Evli ve 4 çocuk babasıyım.
15.04.2021
703
A+
A-
Yeniden doğuş uçuşu

Birçok yerde anlatılmış, muhtemelen sizler de bir yerlerde okumuş olabileceğiniz bir hikâyeyi sizlerle paylaşacağım. “Yeniden Doğuş Uçuşu” hikâyesi için gerçeklik payı olmadığı yönde eleştiriler gelse de beni olayın ders verici boyutu daha çok ilgilendiriyor. Önemli olan da masal ya da hikâyeden ders çıkarabilmek değil midir?

Hikâyemize gelince,

Kartallar, 70 yıla yakın yaşayan kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşındayken çok ciddi ve zor bir karar vermek zorundadırlar. Kartalların yaşı 40′a vardığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini, sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası uzar ve göğsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır ve ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır. Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartal burada iki seçimden birini yapmak zorundadır;

Ya ölümü seçecektir. Ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir.

Bu yeniden doğuş süreci, 150 gün kadar sürecektir. Bu yönde karar verirse, kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir kaya duvarda, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde, yuvasında kalır. Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar. En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer.
Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkartır. Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya başlar. 5 ay sonra kartal, kendisine 20 yıl veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur “Yeniden Doğuş” uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir.

Şair der ki “her dem yeniden doğarız/ bizden kim usanası” der. Bir saat önceki biz değiliz, çünkü bir kaç dakika önce hücrelerimizden binlerce ölmüş yerine binlercesi oluşmuştur. Fikir ve davranışta da bu durum gereklidir. Ancak sosyal ve bireysel anlamda değişim için köken ile irtibatı koparmamak lazımdır. Kartal, gaga ve tırnaklarını sökmüştür. Oysaki onu tekrar yeşertecek bir kuvvet halindeki kökü koparmamaktadır. Bu duruma göre değişen yapı, organ, düşünce daha kavidir. Değişen şey bu durumda orijinaldir. Biz bu kelimeyi yepyeni diye algılıyoruz. Hâlbuki orijin kelimesi, köken anlamına gelmektedir. Yahya Kemal’in deyişiyle mazi ile irtibatlı olan şey orijinaldir. Kuşkusuz orijinal olan şey yani mazi, hal ve âti arasındaki münasebeti iyi kurarak yapılan diriliş ve doğuş dış etkilere karşı sarsılmayacaktır. Öncelikle Yahya Kemal’in istidat dediği, Tanpınar’ın, ‘devam ederken değişmek, değişirken devam etmek şeklinde tanımladığı terakki gerekmektedir

Kalp çarptığı sürece hayat vardır. Hayat olduğu sürece mücadele devam etmelidir. Nefes veriyor canlısın, aklediyorsaninsansın. Tahammül gösterebilenler için mağlubiyetler bir kuvvet kaynağıdır. Mağlubiyetler olumsuzluk görmek yerine, kendilerine lütfedilmiş bir ders olarak görmek kişiye yeni bir bakış açısı kazandıracaktır. Hayatta engel ve zorluklardan daha berbat bir şey daha vardır ki, bomboş oturmak, her işten kaçınmak veya tembelliktir. Hayatın tehlikelerinden, meselelerinden kaçmak isteyenler, kaçmaya çalışırken düşerler.

Unutmamalıyız ki her şey zıddı ile kaimdir. Zorluk varsa kolaylık da vardır. Zorluklar, insanı olgunlaştırır. Zorluklar karşısında elde edilen sonuçlar bilinmelidir ki daha kıymetlidir. Emeksiz elde edilen başarıların mutlu etmediğini bilmelidir insan.

Allah tarafından kula gönderilen rahmet, kulun göğüslediği zorluk ve sıkıntılara göre artar yada eksilir. Hiç kimseye hak etmediği bir şey verilmez. Sıkıntı çekilmeden, uğraşılmadan, istenilen sonuç elde edilemez. Her nimetin bir külfeti vardır. Sıkıntı çekmeden, bazı özverilerde bulunmadan, yorulmadan hiçbir şey elde edilemez. Bu yüzden de atalarımız “Zahmetsiz rahmet olmaz “ sözünü söylemişlerdir.

Her büyük başarı, büyük bir mücadelenin neticesidir. Başarı merdivenlerini çıkanların elleri arkasında çıkmadığını unutmamak gerekir. Mücadelenin zor tarafı fedakârlıktadır. Fedakârlık başlı başına bir mücadeledir. Hem canının her istediğini yapacaksın, hem de başarılı olacaksın; bu mümkün değil. 

Kolay değildir bu işi becerebilmek. Hele insan bir düşmeye görsün. Ancak atalarımız da bunun karşısında “Yiğit düştüğü yerden kalkar” atasözü ile insanın olduğu yerde hareket varsa, ümitsizliğe yer vermemek gerektiğini anlatmaya çalışır. Yani kalktığın yer, düştüğün yerden yüksek olmalı. Tekrar kalkmak için önce hareket, daha sonra da düşünceyi fiiliyata geçirmek gerekir. Düşünceleriniz fiiliyata geçmediği sürece, bir fare gibi sizi kemirir, beyninizi ve bedeninizi çürütür. Bir süre uçamayacağınızı düşünmeye başladığınız andan itibaren hayalinizi gerçekleştiremeyeceğinizi anlamaya başlarsınız. İşte bittiğiniz an o andır. O zaman şu soruyu kendimize sormamız gerekiyor. Biz de gerçekten kartal gibi değişim sürecini göz önüne alıp zorluklara karşı mücadele edebilecek miyiz?

Yoksa en ufak bir terslik ya da zorluk gördüğümüzde yükseklere uçmaktan vaz mı geçeceğiz? Ya da kolay yolu tercih edip sadece ümitsizce sonunu bekleyenlerden mi olacağız?

Bu yazıyı okuyan herkesin kendi amacını, kendi hayallerini tekrar gözden geçirmesini istiyorum.

Ne için mücadele ediyorsun? Varlık sebebin nedir? Varlık sebebini devam ettirmek adına neler yapman gerekiyor? Sorularına verecekleri cevaplar aslında bu hayat mücadelesinin de neresinde olduğunun da cevabı olacaktır.

Hiçbir mücadele, hiçbir emek karşılıksız kalmıyor. Başta çektiğin o zorluklar, verdiğin emek, döktüğün ter hiçbir zaman karşılıksız kalmıyor. Ki Allah bizlere bu müjdeyi veriyor: Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları bilir (Âl-i İmrân-115). Öyle bir an geliyor ki, “iyi ki koşturmuşum” diyorsun. 

Her yeni gün, bir umuttur çünkü kurtuluştur. Eskiler, “her yeni gün aydınlıktır, berekettir” derdi, şimdi bu lafı kullanan neredeyse yok gibi. Oysa her karanlık günün bir sabahı var. Allah yarattığı kuluna akıl vermiş; kullansın, sorunlarını aşsın, umut olsun diye…

Onun için dostlar, otobüste, vapurda, metroda gördüğümüz şu asık suratlarınız gülsün artık. Etrafınıza enerji yayın. Hayat devam ediyor ve unutmayın ki hayatta olumsuzluklarla her zaman karşılaşacaksınız. Ama unutmayın ki; her yeni gün, yeni bir başlangıçtır. Su akar yolunu bulur, huzur yüreği doldurur. Siz siz olun, umutsuz olmayın.

Kendi yaşamımızda sık sık bir yeniden doğuş süreci yaşamak zorunda kalırız. Zafer uçuşunu sürdürmek için, bize acı veren eski alışkanlıklarımızdan ve anılarımızdan kurtulmak zorundayız. Ancak geçmişin gereksiz tartışmalarından kurtulduğumuzda, deneyimlerimizin yeniden doğuşumuzun getireceği sonuçlar çok daha faydalı olacaktır.

İnsanlar ile hayvanları ayıran en önemli özelliklerden bir tanesi hayvanların düşünmemekten kaynaklanan, içgüdüsel olarak karar verebilmeleri ve uygulayabilmeleridir. İnsanoğlu düşündükçe karar vermekte zorluklar yaşar ve çoğunlukla da kararsızlığı seçer.

Bazen kararlarımız acı da verse her zaman “Yeniden Doğuş”u müjdeleyebilir.

Sevgiyle kalın, sevgide kalın…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.