Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve Eğitim

Muhammet Cemal Şahinoğlu
1984 yılında Ünye’de doğdu. 2008 yılında Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda başladığı yüksek lisans öğrenimini 2013 yılında, doktora öğrenimini ise 2020 yılında tamamladı.2011-2013 yılları arasında Necmettin Erbakan Üniversitesi özel kalem biriminde çalıştı.2013-2021 yılları arasında Şırnak Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. Hâlen Gümüşhane Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde Doktor Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır. Sivil toplum, STK’lar, dış politika, orta doğu ve uluslararası ilişkiler alanlarında çalışmalarını sürdürmektedir. Evli ve bir çocuk babasıdır.
30.11.2021
923
A+
A-
Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve Eğitim

Demokratik rejimlerin olmazsa olmazı olarak kabul edilen STK’ların faaliyet alanları oldukça geniştir.Bu kuruluşlar çevrenin korunmasından insani yardımlara, sosyal hizmetten savunuculuğa kadar oldukça geniş bir yelpazede faaliyet göstermektedir.

Bu durum STK’ların akademik yazında da ilgiyle araştırılmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla sosyolojiden uluslararası ilişkilere kadar farklı disiplinlerde STK’lara dair çok sayıda araştırma bulunmaktadır. 

STK’ların ulusal ve/ya uluslararası faaliyet alanlarından bir tanesi de eğitimdir. STK’lar ile eğitim arasındaki etkileşime geçmeden önce STK’ların ne olduğuna dair bir çerçeve çizmek gerekmektedir. Türk Dil Kurumu (TDK) STK’yı “Toplumdaki çeşitli sorunları bağımsız olarak ele alıp kamuoyunu bilgilendirme ve aydınlatma görevi yapan, öneriler sunan her türlü birlik, sivil toplum örgütü.”[1]şeklinde tanımlamaktadır. Batıda bu kuruluşlar NGO (Non-Governmental Organizations, Devlet-dışı kuruluş/örgüt) olarak tanımlanmaktadır.

Literatürde STK’ların tanımına yönelik yapılan tanımlar oldukça geniştir. Bu durum STK’ların çalışma alanlarının genişliğinden kaynaklanmaktadır. Fakat gerek yazındaki gerek sahada çeşitliliğe rağmen STK’ların ne’liğine dair kabul edilen bir uzlaşı vardır. Dolayısıyla salt bir tanımdan ziyade STK’ların belirli özelliklerini ortaya koymak, söz konusu kuruluşlara dair ortak bir görüşü ve/ya tanımı ortaya çıkarmaktadır.

Bu bağlamda STK’ların en önemli özelliklerini şu şekilde ifade edebiliriz: kâr amacı gütmemek, gönüllülük, kamu yararı, özerklik ve en önemlisi ise bağımsızlıktır. Bağımsızlık STK’ların için olmazsa olmazdır. Aksi bir durumda STK’lardan bahsetmemiz mümkün değildir. Bahsi geçen özelliklerin olmadığı kuruluşlar GONGO (Devlet destekli kuruluşlar) olarak nitelendirilmektedir.

STK’lar farkındalık oluşturmak için çaba harcalar. Bu da çoğu zaman bazı tutum ve davranışları değiştirmek ve toplumun çıkarı için önem verilen konuların gündeme taşınmasıyla mümkün olmaktadır. Bu noktada temel işlevi insanların tutum ve davranışlarını değiştirmek olan eğitim, hayati bir rol üstlenmektedir. STK’lar seminerler, konferanslar; okuma-yazma kursları, kişisel gelişime yönelik kurslar, grup çalışmaları, görsel-işitsel yayınlar ve toplantılar gibi eğitsel etkinlikler düzenlemektedirler.[2]

Eğitim, STK’ların hem hizmet sağlayıcı olarak hem de savunuculuk temelinde önemli rol oynayabileceği bir kamu yararı alanıdır.[3]Hizmet sağlayıcı bir kuruluş olarak STK’lar eğitimin iyileştirilmesine doğrudan ya da dolaylı biçimde yardımcı olmaktadırlar.

STK’ların eğitim alanındaki çalışmaları şu şekilde sıralanabilir.[4]

  • Okuma yazma kursları düzenlemek,
  • Kadınların ve kız çocuklarının eğitimini teşvik etmek,
  • Öğrencilere burslar ve ayni yardımlar yapmak,
  • Okullara çeşitli malzeme ve teçhizat yardımı yapmak,
  • Öğrencilere kırtasiye malzemeleri sağlamak,
  • Fakir ve kimsesiz çocukların öğrenim masrafları ile yurt giderlerine yardımcı olmak,
  • Okul, sınıf, yurt, pansiyon gibi binaların yapım kampanyaları çalışmaları yapmak,
  • Üyelerinin çocuklarına eğitim desteği sağlamak,
  • Üyelerine bireysel ya da mesleki eğitim desteği sağlamak şeklinde sıralanabilir.

STK’ların bir hizmet sağlayıcısı olarak eğitime destek vermesi oldukça önemlidir. Hangi yaklaşımları (doğrudan ya da dolaylı) benimsedikleri de önemli değildir. Önemli olan insanların yaşamlarını güçlendirmesinde önemli bir nokta olan eğitimi teşvik etmeye yardımcı olmalarıdır. Bu teşvik çocukların eğitimine yönelik de olabilir, yetişkinlerin istihdam becerileri kazanmasına yönelik de olabilir.  Bir anlamda STK’lar devletin yeterli olamadığı noktalarda devreye girmektedirler. Bu şekilde de eğitim işlevine yönelik bir iyileştirme çalışmalarına dahil olmaktadırlar. Çünkü eğitim, ulusal ya da uluslararası ölçekte de olsa, sivil inisiyatif ile desteklenmelidir.

Eğitim ile ilgili bir diğer konu ise eğitim politikalarının belirlenmesi ve uygulanmasındaki süreçtir. Eğitim, toplumsal katılımın sağlanması gereken bir süreçtir. Dolayısıyla toplumsal katılımın sağlanmasında örgütlü yapılar önem arz etmektedir. STK’lar toplumsal katılımın sağlanmasında en önemli aktörlerdendir. Dolayısıyla hem eğitim hizmetlerinin yürütülmesinde toplumun katkısının sağlanması hem de toplumun taleplerinin karar vericilere ulaştırılmasında STK’lar aracı bir kurum işlevi görmektedir.[5] Bu işlev, STK’ların eğitim hizmeti sunumundaki farklı roller üstlenmesinden kaynaklanmaktadır. Çünkü STK’lar tüm çocukların kabul edilebilir kalitede bir eğitime erişimini sağlama taahhütlerini yerine getirmeleri amacıyla hükümetler üzerinde baskı oluşturmayı amaçlayan savunuculuk faaliyetlerinde de bulunur.[6] Örneğin The Global CampaignforEducation (GCE) eğitimi temel bir insan hakkı olarak destekleyen ve savunan bir STK olarak 1999 yılında kurulmuştur. GCE herkesin ücretsiz ve kaliteli eğitim hakkını alabilmesi için devletler ve uluslararası toplu üzerinde baskı oluşturmak için kampanyalar yürüten ve savunuculuk yapan bir kuruluştur.

Bu şekilde hem sistem içerisinde ortaya çıkan ya da çıkabilecek aksaklıkların giderilmesi hem de eğitimle ilgili yeni ve/ya evrensel taleplerin dile getirilmesinde bu kuruluşlar önemli roller üstlenmektedir. Bu durum aynı zamanda katılımcı demokrasi anlayışının bir sonucu olarak kabul edilmektedir.[7]


[1]Türk Dil Kurumu (2021). https://sozluk.gov.tr/

[2] Yusuf, Alpaydın (2005). “Türkiye’de STK’ların Yetişkin Eğitimine Katkısı. Sivil Toplum3(12) s.81.

[3] M. Ahmed (2010). “NGOsandGlobalization of Education”, International Encyclopedia of Education, Volume 6, p. 532.

[4]Levent Eraslan (2011).Sivil Toplum ve Eğitim, Maya Akademi Yayınevi, s. 204.

[5]Hilal Kahraman ve Emin Karip (2019). “Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşlarının Eğitim Politikalarına Etkileri”, İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 20(3), s. 713.

[6] Karen MundyandLynn Murphy (2001). “TransnationalAdvocacy, Global CivilSociety? EmergingEvidencefromtheField of Education”, ComparativeEducationReview, Vol. 45, No. 1, s.

[7]İbrahim Halil Karataş (2008).“Türk Eğitim Sisteminde Sivil Toplum Kuruluşları: Konumları ve İşlevleri”, Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, s. 87.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.