Hız Körlüğü, His körlüğü

01.03.2022
1.145
A+
A-
Hız Körlüğü, His körlüğü

                Deniz kıyısı boyunca bir yolda ilerlerken ufkun enginliğini, göz alabildiğine uzanan denizin ruha işleyen ferahlığını, dur durak bilmeden kıyıyı döven dalgaların bu bitmez döngüsünü, kıyıda köşede zamana direnen tarihi konakların ihtişamını, ardındaki dağlardan damla damla birikerek vadileri yarıp tutkuyla denize kavuşan derelerin akışını ya da İç Anadolu’ nun yer yer sarıya çalan uçsuz bucaksız tarlaları arasında etrafı seyrederek, kuşlara el sallayarak, çiftçileri selamlayarak, köylerden geçerken tek katlı evleri, sokak aralarında koşuşturan çocukları farkederek yolculuk yapmanın ruhu dinlendiren ve bu anların uzun yolculuklara keyf katıp, yorgunluğu unutturduğunu hissetmişizdir. Oysa hiç öyle midir koştur koştur telaşlı ve yüksek hızda giderken bu ince detayları görmek, hissetmek, bu anlara şahit olmak. Gözlerimiz yaklaşık iki yüz dereceyi görebilecek şekilde geniş bir görüş açısına sahiptir ancak durup izlerken bu böyle. Hareket halindeyken bu azalır. Hızımız ne kadar artarsa o oranda görüş açımız düşmeye devam eder öyle ki; yüz on kilometre hızda giderken bir saniyede 30 metre yol alırız ve normal zamanda gördüğümüzün artık yarıdan daha azını görmeye başlarız. Bir filmin çok hızlı şekilde ileriye sarılması gibi anlamsız hareketlerden ve anlamsız parça parça anlardan oluşan görüntüler olarak görürüz. Sadece göz görür, algılamak ve hissetmek için ise zaman yoktur. Her saniyede otuz metre ilerisine odaklanmak gereklidir. Dönüp inceliği farketmeye, detayı görmeye zaman yoktur. Algılamak, düşünmek ve hissetmek ise zaten mümkün değildir.

                Aynı yolu her gün kullanarak sabah işe gelen, akşam dönen bir arkadaşım aynı yerden defalarca geçmesine rağmen ilk defa gördüğü bir taşı ve o taşın üzerinde yeşeren ağacın ilginç görüntüsünü nasıl olup ta bugüne kadar göremediğini hararetle anlatıyordu. Aslında görmüştü o taşı da o ağacı da ancak sadece görmüştü, algılayıp hissetmediği için farketmemişti.

                Sizin de başınıza gelmiştir böyle durumlar. Her gün gördüğünüz arkadaşlarınızın, alışveriş yaptığınız bakkalın, manavın, marketin, geçtiğiniz yolun, çalıştığınız yerin, çevrenizde olup bitenlerin bazı özelliklerini ilk defa farkettiğinizi; nasıl olupta her gün belki günde birkaç defa bu görüntüleri görmenize rağmen “göremediğinize” şaşkınlıkla şahit olmuşsunuzdur. O kadar hızlandık ki birbirimizin yüzüne bakmaya, durup dinlemeye, anlamaya bile zaman yok. Bunun adı hız körlüğü… Hepimiz artan hızımız, telaşlı koşturmalarımız, oradan oraya savruluşumuzla ince detayları kaçırdığımız, anların keyfini değil geçen zamanın hüznünü yaşadığımız hem hız hem de his körlüğü yaşıyoruz.

                Biraz frene basıp hızımızı yavaşlattığımızda yaşamımızdaki insanların, geçtiğimiz yolların, akıp giden zamanların ve o zamanları oluşturan anların keyfini yaşayacağız. Gördüklerimiz sadece gördüğümüzle kalmayacak algılayıp hissedebileceğiz. Uzun zamandır arayıp sormadığımız arkadaşlarımızı tekrardan hatırlayacağız.  Her gün selam verip geçtiğimiz insanlarla iki kelam da edeceğiz. Kitapçıdan alıp ilk sayfasını bile henüz açmadığımız kitapların satırları arasında kaybolacağız. Ve satırları arasında gezinirken, yazarla sohbet etmenin keyfini yaşayacağız. Sabah kahvaltıyı uzun uzun yapıp, çay ve kahvemizi yudum yudum içeceğiz. Benim bunlara zamanım yok diyebiliriz ancak biraz frene bastığımızda zaman olmamasından değil aşırı hızlanmanın neden olduğu gerekli gereksiz birçok dış etmenle oyalanmaktan kaynaklı olduğunu farkedeceğiz. Görmek algılama farketmek hissetmek ve birbirimizi anlamak için yavaşlamalıyız.

Saygı ve sevgiler

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.