Bayramlaşabilmek – Yine Yeni Yeniden Kucaklaşabilmek

İsmail Akbıyık
21-07-1977 yılında İstanbul Üsküdar'da doğdum. Aslen Çankırı-Ilgazlı'yım. İlk ve orta öğrenimimi Bitlis ve Karabük'te liseyi Çankırı -Çerkes'te 19 Mayıs Lisesinde bitirdim. Lisans ve tezli yüksek lisansı Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde yaptım. Meslek yaşamıma Konya ili Kulu ilçesinde öğretmen olarak başladım. Ankara'da çeşitli okullarda öğretmenlik ve yöneticilik yaptım daha sonra Çalışma Bakanlığına bağlı CASGEM başkanlığı yaptım. Şu an Çalışma Genel Müdürlüğünde kariyer uzman olarak görev yapmaktayım. Çeşitli STK larda kuruculuk ve yöneticilik yapmaktayım. İngilizce ,orta düzeyde Almanca ve Osmanlıca bilmekteyim. Evli ve iki çocuk sahibiyim.
26.04.2022
460
A+
A-
Bayramlaşabilmek – Yine Yeni Yeniden Kucaklaşabilmek

Bayramlaşabilmek – Üç yıla yakındır pandemi nedeniyle birbirinden kopan toplum, bu ramazanda zincirlerini kırdı; insanlar hasretle kucaklaştı. Şöyle veya böyle, üç ayların ve mübarek Ramazan ayının sonuna geldik. Bize nefes verip yaşattığı, Ramazan’ı verip kucaklaştırdığı için Yüce Rabbimize sonsuz şükürler olsun.

Kullarına mübarek kıldığı bu zamanın sonundaki mükâfatımız ise muhabbet, birlik ve beraberlik içinde kaynaşma, dayanışma ve yardımlaşma çatısı altında, zirvede bir nimet olan bayramlaşmayı Rabbimiz ihtiyacımıza binaen biz müminlere ihsan eylemiştir.

Bayramlaşma; insanların bir ay boyunca empati kurarak birbirlerini anlamaya çalıştıkları, tanışma ve bilişmeden sonra birbirleri arasında kurdukları muhabbetin bir tecellisidir. Böylece bayramlaşmayı, dostluk ve kardeşlik sürecinin tarihsel ifadesi olarak tanımlayabiliriz.

Bayramı bayram gibi yaşayabilmek toplumumuzun en önemli arzusu değil midir? “Buruk” yaşamlar, “Buruk” bayramlaşmayı doğurur. Bayramlaşmanın manasını idrak etmede çektiğimiz güçlük ve problem, sorguladığımız ancak bir türlü cevabını veremeyip yalnızca hayıflandığımız bir problem olarak önümüzde duruyor. 

Neden eskiye özlem duyalım?

Eskide yaşanılanlardan daha iyisini ve daha güzelini neden biz de yaşamayalım?

Karanlıktan şikayet edeceğimize kalkıp bir mum da kendimizin yakması gerektiğine inanan “sorumlu bireyler” neden olmayalım?

Bizi birbirimizden uzaklaştırdığını zannettiğimiz iletişim teknolojilerini neden birbirimize daha da yakınlaşmak için kullanmayalım?

Bu sorular omzumuzdaki sorumlukları daha da artırmalı, rahatsız etmeli ve hatta uykumuzu kaçırmalıdır.

“Eski kuşak”- “Yeni kuşak” söylemlerinden de rahatsız olmalıyız. Çünkü tarihimizde gençler ve yaşlılar cenk meydanlarında birlikteydiler. Fetihlerde birlikteydiler. Tüm şartları birlikte yaşadılar. Deneyimler, böylece tarihi aşarak günümüze geldi. Gençleri tecrübeli büyüklerinden uzaklaştırıp köksüz bir nesle dönüştürme hayallerini bozmanın zamanıdır. Ramazan ve bayramlar nesillerin kaynaşması için iyi zeminlerdir. 

Pandemi yılları (2020-2022) tam bir sınav olmuştur. Bir anda eve kapanmak zorunda kalmak, zaten iletişim problemi yaşayan insanlığı bir nevi enkaz haline getirmiştir. 

Şimdi “Zeval-i elem lezzet olduğu gibi, zeval-i lezzet dahi elemdir.” diyerek, külfeti gitmiş nimeti kalmış olan manevi ortamdan faydalanmanın tam zamanıdır.

Bunun için bayramlaşma tam bir fırsattır. Toplumsal birlik ve beraberliğin temel taşlarından biri olan bayramlaşabilmeyi, bu bayramda yaşayabilmeliyiz.

Toplumsal ve bireysel psikolojinin sağlam temellere dayanması,iletişimin güçlü olabilmesi birlikte bayramlaşabilmeyisağlamakla olur.

Bayramlaşmak toplumun birlik ve beraberliğinin harcıdır. Bunu idrak ettiğimiz müddetçe karşılıklı muhabbet ve saygımız artacak,toplum olarak dayanışmanın en güzelini yaşayacak ve yaşatacağız.

Mekanikleşmenin getirdiği duygusuzluğun panzehri, ilacı bize bahsedilmiş olan değerlerimizdir; değerlerimizin anlamını idrak ederek yaşayabilmeliyiz.

Bayramlaşmak bu mekanikliğin ve pragmatistlerin getirdiği dünyevileşmenin olumsuz etkilerini azaltacak hatta sona erdirecek bir muhabbet kanalı oluşturacaktır.

İnsanların birbirlerine tahammül edemedikleri ve hırslarını bir türlü dizginleyemedikleri çağımızda,ruhların doyuma ulaşabilmesi ancak bayramlaşmak gibi değerlerimize sahip çıkmakla olur.

Bayramları bayram gibi yaşayabilmek, yeni, yine ve yenidenkucaklaşmak; birbirimize dost ve muhabbetle bakabilmek, sarılabilmek ve umutla “Haydi var mısın?” dercesine gözlerine bakabilmek ümidiyle.

Yeni bir yazımızda buluşmak dileğiyle…

Yazar – İsmail  AKBIYIK /Eğitimci/Yeni Eğitim Dergisi

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.