Süper Öğretmen Değil, Erdemli Öğretmen Bekliyoruz!

İsmail Akbıyık
21-07-1977 yılında İstanbul Üsküdar'da doğdum. Aslen Çankırı-Ilgazlı'yım. İlk ve orta öğrenimimi Bitlis ve Karabük'te liseyi Çankırı -Çerkes'te 19 Mayıs Lisesinde bitirdim. Lisans ve tezli yüksek lisansı Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde yaptım. Meslek yaşamıma Konya ili Kulu ilçesinde öğretmen olarak başladım. Ankara'da çeşitli okullarda öğretmenlik ve yöneticilik yaptım daha sonra Çalışma Bakanlığına bağlı CASGEM başkanlığı yaptım. Şu an Çalışma Genel Müdürlüğünde kariyer uzman olarak görev yapmaktayım. Çeşitli STK larda kuruculuk ve yöneticilik yapmaktayım. İngilizce ,orta düzeyde Almanca ve Osmanlıca bilmekteyim. Evli ve iki çocuk sahibiyim.
21.11.2022
384
A+
A-

Süper Öğretmen Değil, Erdemli Öğretmen Bekliyoruz!

Süper öğretmene değil, erdemli öğretmene ihtiyacımız var…

Kadim medeniyetimizin genlerinde okumak, öğrenmek, öğretmek, ilmi aramak, Çin’de de olsa gidip onu almak olduğu gibi, muallim, öğretmen, mektep, okul, darülfünun, üniversite gibi çok kıymetli ve vazgeçilmez kurumsal öğelere de sahiptir. Bu değerler bizi biz yapan medeniyetimizin temel unsurlarıdır.

Tarihi süreçlere baktığımızda Göktürk – Hunlardan İslam’la müşerref olunduktan sonra Karahanlılar’ dan Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetinde maarif, eğitim, ilim ve öğretmenlik, muallimlik toplumun hep değer verdiği, saygı duyduğu kutsallar olarak görülmüştür.

Önceki semavi dinlerde olduğu gibi İslam’da da okumak ve muallimlik peygamber mesleği olarak görülmüştür. Peygamberlerin bir ismi de “Muallim” dir. o nedenle de muallimlere gözbebeğimiz olarak bakılmış ve toplumsal değer en üst seviyede tutulmuştur.

Öğretmenlik Mesleği Örselense de Ruhunu Korumuştur.

Öğretmenlik tarihte her zaman değerini korumuştur. Bu, mesleğin özelliğinden kaynaklanan mesleki bir sırdır. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonrada da değerini korumasına rağmen, bazı dönemlerde ideolojik manipülasyona uğramıştır. Yozlaştırılmıştır. Yerli ve yabancı ideolojilerin kurbanı da olmuştur. Her şeye rağmen kaybolan nesilleri elinden tutup çıkaran erdemli öğretmenler olmuştur.

Nostaljide Kalanlar

Türk eğitim tarihine bakıldığında, çok eskilere gitmeden, bundan altmış yıl öncesinde bir vilayete öğretmen atandığında o ilin en üst düzey devlet yetkilisi tarafından çiçeklerle karşılanır ve her türlü ihtiyacı vakit geçirilmeden yerine getirilirdi.

Öğretmenliğin Değer Kaybı Önlenmelidir.

Toplumun verdiği değeri simgesel ve tatbiki olarak göstermesi bakımından önem arz etmektedir. Bundan sonra ne olduysa oldu bu kutsal meslek hem maddi hem de manevi olarak değer kaybına uğradı. “Her bilen öğretir.” gibi öğretmenlik mesleğini hafife alan ciddiyetsiz bakış açısı bu kutsal mesleği sıradan bir meslek olarak görülmesine neden olmuştur. Ayrıca, mesleğin onurunu kaldıramayacak kadar zayıf olan karakterler, “yeter ki bir işim olsun da çalışayım.” düşüncesinde olanların mesleği haine gelmiştir. Bu toplumda öğretmenlik mesleğinin itibarı zedelenmiştir.

Bir Zamanlar Öğretmen Liseleri Vardı, Şimdi Neredeler?

Gençlerde de öğretmenlik artık çok istenen ideal bir meslek olarak görülmemeye başlamış, öğretmen olarak yetiştirilmesi amacıyla kurulan öğretmen liselerindeki öğrenciler bile üniversite tercihlerinde öğretmenliği ilk beş tercihlerinde bile yazmamışlar daha acısı başka mesleklere kaymışlardır. Öğretmen liseleri de anlaşılmayan bir nedenle kapatılmış tarihin tozlu raflarında yer alan bir okul olarak yerini almıştır.

Öğretmenlik Meslek Kanunu: Fare Doğuran Dağ?

Son yıllarda, sanki ihtiyaç varmış gibi, öğretmenlerin bir meslek kanunu “yok!” diyerek bir meslek kanunu çıkarıldı. “Neden yok” tartışmaları yaşanırken, sanki tek sorunun öğretmenlerin derece/kademelendirmesinin yapılmasının olduğu gibi bir durum ortaya çıkmış, dağ fare doğurmuştur. Öğretmen sendikaları bile yaptıkları açıklamalarla işi farklı boyutlara götürmüşlerdir. Yapılacak uygulamaların ileride telafisi olmayacak zararlar doğuracağını, öğretmenlerin öğrenci, veli ve kendi meslektaşları arasında nasıl algılanacağına ilişkin bir çalışma dahi ortaya konulmadan kanun çıkarılmıştır. Öğretmenler zaten sorunların içinde boğulmaktadır. Bir de kademelendirme yapılarak bunu sınav vb. gibi kriterler getirilerek karmaşık hale döndürülmüştür. Gelen eleştirilere de kulakların tıkanması bize kazandırmamakta aksine kaybettirmektedir.

24 Kasım Öğretmenler Gününde “Süper Öğretmenlik” Gelsin!

Her 24 Kasım’da öğretmenler hatırlanmakta, iltifat gösterilmekte ancak bu hatırlıyor “numarası” her seferinde hayal kırıklığıyla sonuçlanmaktadır. Bu yıl da öğretmenler gününde ne mesajın verileceği kamuoyu beklemekteyken, yıllarca öğretmenlik yapmış baba mesleği olarak bunu severek yapan bir eğitim bilimci olarak, ben de ironi yaparak diyorum ki, öğretmenlere uzman ve başöğretmenlikten sonra, bir de “süper öğretmenlik” unvanı da verelim; tartışmalara son noktayı koyalım.

Öğretmenler artık toplumda hak ettikleri saygıyı görmek, maddi olarak da ailesini ve kendisini de kimseye muhtaç etmeden orta halli yaşamak istemektedirler. Öğretmenler de artık kültürel etkinliklere, fuarlara, festivallere, yurt dışındaki iyi uygulamaları görmeye gitmek istiyorlar. Araştırma yapmak, kitap okumak, kitap yazmak kütüphaneler kurmak istiyorlar. Öğretmenlerde artık okumak isteyip de okuma imkanı olmayan çocuklara ve gençlere her yönüyle destek olmak istemektedirler.

Toplum olarak artık öğretmenlik mesleğinin kutsal meslek olduğunu hatırlamalı ve ona göre yapılacak düzenlemeler konusunda baskı grupları oluşturmalıdır.

Bundan önce öğretmenlik mesleğini icra etmiş biri olarak tüm öğretmenlerimizin gününü kutluyorum. Ebediyete intikal etmiş öğretmenlerimize de Yüce Mevla’dan mekanlarının cennet olmasını niyaz ediyorum. Her gününüz öğretmenler günü olsun.

Yeni yazımızda buluşmak dileğiyle… İsmail AKBIYIK – Eğitimci / PDR Uzmanı

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.