İNSANLAR NE DER!

Harun Doğukan
1984’te Kahramanmaraş’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. 2002-2006 yılları arasın Ankara Gazi üniversitesi Türkçe öğretmenliği bölümünü okudu. Yüksek lisansını Kahramanmaraş Sütçü İmam üniversitesinde tamamladı. Çeşitli illerde Türkçe öğretmenliği yaptı. Şu an Kahramanmaraş’ta Okul Müdürü olarak çalışmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
18.01.2023
350
A+
A-

Harun Reşit bir gün halkın arasına karışır. İnsanların doğuştan günahkar sayıldığı, doğan herkes ama olarak doğduğu bir kente gider. Yanında veziri, valisi, danışmanları. Bir de fil götürür oraya. Kocaman bir fil. Kör ahali halifenin geldiğini duyup işleri güçleri bırakıp toplanırlar. Halifeye meramdan sonra fille tanışırlar. Kör yordamıyla herkes dokunur file, amaç tanımak tabi ki. Kimi kulaklarına kimi gövdesine kimi dişlerine kimi de hortumuna. İlgiden sıkılır tabi hayvancağız. Huysuzlanınca çevresindeki insanlar da kaçışır.

Halife gidince asıl kör döğüşü bir tartışma başlar. Gövdesine dokunan yumuşak ve kocaman bir hayvan der, dişlerine dokunan sert bir hayvan der, bacaklarına dokunanlar ağaç kütüğü gibi bir şey der, hortumuna dokunan ise yılan gibi bir şey der. Herkesin doğrusu kendisine doğru, eğrilik başkalarında. Saman çöpünden geçilmiyor insanların çehreleri.

Başkalarının hayatıyla doğuyoruz hayata. Başka çocukların kıyafetiyle yarıştırıyoruz önce. Görümcenin oğlundan önce yürüsün çocuk, komşunun kızından daha önce okusun istiyoruz. Başkalarıyla yarışan ev eşyalarımız, hatta evimiz ve hatta hayatımız hep başkalarıyla kıyaslama peşinde. Ve bu bizim! hayatımız. Duygularımız hayallerimiz, sevdamız. Hepsinde ama hepsinde başkalarının tahakkümü.

“İnsanlar sevilmek için yaratıldılar, eşyalar kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni eşyaların sevilmesi ve insanların kullanılmasındandır” der Cemil Meriç. O yüzden evimizin en güzel köşesidir misafir odası, nerdeyse hiç kullanılmayan en nezih köşesi. Arada bir birisi gelip oturma grubunu övsün/kıskansın/üzülsün diye evimizin en güzel köşesini kullanamıyoruz. İçi boş ruhsuz objelere sevgi libası giydiriyoruz, yalancı çiçekler gibi değer veriyoruz.

“İnsanlar ne der diye kahrolası bir put vardır.” diyor ya, İsmet Özel. Lat’ttan Uzza’dan,Amon-Ra’dan da daha büyük put. Şirk koştuğumuz için altı şartta arıyoruz imanı, beş şarta indirgiyoruz İslam’ı. Kurban sözcüğünün kökü g-r-b’dir Arapça’da. Türkçesiyle garip, gariban. Kimsesi olmayan. Deriz ya sıladan ayrı yerlere gurbet diye, işte aynı köktür. Kurban garipler için kesilir, o yüzdendir ki bayramdır, o yüzdendir oruç ibadeti bile haramdır dört gün. Ancak biz kurbanlarımızı garipler için değil, Allah için değil, elalem putu için kesmeye başladık. Kabe’de milyon tane kurban kesilip dibindeki Yemen’de açlıktan ölen insanları nasıl açıklarız başka türlü? Dünyadaki bu çekememezliği, haseti, nifakları hangi sosyoloji dalı açıklayabilir bundan başka?

Türkçede iki cümleyi bir araya getiremeyen süt kuzusu yavrularımıza İngilizce öğretmenleri tutuyoruz, filanın çocuğundan üstün olsun diye. Çocuğumuzun garip bakışları altında hiçbir mahremi gözetmeksizin internetten kopyaladığımız tüm etkinlikleri başkalarının gözüne sokarak yapıyoruz. Yapmayın baylar, yapmayın hanımlar! Ne kadar sizin bildikleriniz doğruysa da Fil’in tanımı değildir doğrularınız. Bizden ümit kestim; Gözümüz görmediği için bizim doğrumuz tektir. Duymayınca kulaklarımız en doğrusu söylediklerimizdir. Kaz görmeye devam edelim komşumuzun tavuğunu, ama çocuğumuz yemeğinden bir parça versin komşunun civcivlerine. Tavuğumuzun yumurtalarını paylaşsın arkadaşıyla yavrularımız. Öğretelim onlara dostun da düşmanın da kendilerinin olduğunu. İçindeki iyiliği beslerse iyiliğin, kötülüğü beslerse kötülüğün kazanacağını bilsinler. Dışarıda düşman aramasınlar.

Mukaddesatın hatmin asyısında değil, ettiği rehberlik ölçüsünde kutlu olduğunu anlatalım onlara. Namazın dosdoğru olduğu zaman kötülükten alıkoyacağını özellikle hatırlatalım. Neyse girmyelim bu mevzulara.anlatmayalım dini şimdi. Kalem yazmayacak dinle ilgili, sevda da yazılmayacak artık. Gömelim gönül gel duyguları en derinlere, Rahman’a en yakın yere. Sonra insanlar ne der!

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
9 Aralık 2022
22 Aralık 2022
14 Haziran 2023
15 Temmuz 2022
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.