Çanakkale Ruhu
Çanakkale bir vücuttan ziyade bir ruhtur. Maddenin manaya karıştığı zaferdir Çanakkale. Bir kişiye mal edilemeyecek kadar yüce, edildiği takdirde o kişiyi ezecek kadar muazzam bir galibiyettir. Çanakkale Müslümanları yedi düvelden bitirmeye gelenlere İslam’ın yedi ikliminden verilmiş en büyük yanıttır. Birbirine hain yaftası vurulup içeriden kırdırılmak istenen Ümmet-i Muhammed’in hilafete aslında ne kadar da kalpten bağlılığının en büyük ispatıdır. Gazze, Kosova, Tlabrusgarb, Şam, Halep, Tiflis, Hama gibi onlarca şehrin Mehmetçiklerinin Mehmet’le omuz omuza çarpışıp aynı kabri paylaştıkları yerdir Çanakkale! Çanakkale masal değildir, Çanakkale efsanedir! Bebekleri uyutmak için söylenecek ninni değil, Türkiye’yi uyandırmak için türküdür Çanakkale.
102.yılında Çanakkale Zaferimizi bu ruh, şuur ve coşkuyla kutlarken tüm şehitlerimizi ve ahirete irtihal etmiş tüm gazilerimizi rahmet ve dua ile yâd ediyor, hayattaki gazilerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyorum. Bu duygularla yazımı bir giriş niteliğinde tutup “Çanakkale” ilgili yazmış olduğum şiirimi buradan sizlerle paylaşmak istedim.
Selam ve dua ile…
Ömer Tikenli
SON KALE ÇANAKKALE
Kuşatılmıştı yedi düvelden gelen kefere ile İslam’ ın son kalesi,
Ağlayarak kucaklamıştı Ali’ yi, giderken cepheye dedesi,
Neler olduğunu izah edemiyordu yüreği titreyen Ayşe’ ye annesi,
Kalmamıştı memlekette eli silah tutan bir er, gitmişti hepsi.
Köyler boş, kasabalar boş, şehirler boştu; dolan Conkbayırıydı…
Tek bir gerçek vardı adı “Vatan” olan, yalandı hep gerisi,
Hiçbiri düşünmedi evladı, yâri, yareni ve gerideki herkesi,
Kuşandı İslam’ı süngüsünde kimi, göğsünde de kimisi.
Başladı ülkeleri toprağına gömen savaş; dinlemedi kıdemi, rütbesi.
Siperler dolu, cepheler dolu, silahlar doluydu; boşalan Elli Yedinci Alaydı…
Sanki çepeçevre bir karanlıktı, suda ve karada düşmanın kafesi,
Kesilse de kolu kanadı, durmadı Mehmet’im; kesilene kadar son nefesi,
Böyle bir azim karşısında ahmak olmuştu cehennem ahalisi,
İsmini hakkıyla almaktaydı akan onca kanla şimdi Kanlı Sırt Tepesi.
Kollar vardı, bacaklar vardı, kafalar vardı; olmayan Seddülbahir Alanıydı…
Can pazarıydı; gözler görmez, kulaklar duymaz olmuştu; tam bir savaş hengâmesi,
Seyyidler toprak altındaydı Yahyalar’ ın da şahadet payesi.
Ama Mücahitler hep oradaydı; Kars, Konya, Şam, Halep, Gazze ve Tiflislisi;
İslam tek yürek olmuştu adeta elbette inecekti düşmana sillesi!
Erler yoktu, onbaşıları yoktu, çavuşlar yoktu; var olan Ertuğrul Koyuydu…
Öyle bir savaşıyordu ki ölümü diriltmekteydi Peygamberin Ümmeti,
Tek bir nedenleri vardı hepsinin rahat etmeliydi Asımın Nesli,
Ve oradaydı; Ümmeti Ümmeti diye hüznü bürünen, Ashabıyla Kendi,
Anlamıştı İngiliz’i, Fransız’ı, İrlandalısı geçilmez Türklerin Çanakkale’si
La Tahzen! İhsan eden, İkram eden, imkân eden “O” ydu…