Diriliş Çağrısı ve Sezai Karakoç

Halil ETYEMEZ
Öğretmen ve eğitimci olan Halil Etyemez, Amasya Eğitim Yüksek Okulu ve İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Yönetimi ve Denetçiliği Bölümünü bitirdi. Eğitim Yönetimi alanında yüksek lisansını tamamladı. Eğitimciler Birliği Sendikası Genel Sekreterliği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. 25 , 26 ve 27. Dönemde Konya Milletvekili seçildi. Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu ve Plan ve Bütçe Komisyonu Üyeliği yaptı. Aynı zamanda Gürcistan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı olarak görevine devam etmektedir. İyi düzeyde İngilizce ve arapça bilen Etyemez, evli ve 3 çocuk babasıdır.
28.01.2021
5.966
A+
A-

Medeniyet kodlarımızdan ve kadim coğrafyamızdan nefeslenen değerli büyüğümüz Sezai Karakoç, edebiyat ve düşünce hayatını “diriliş nesli” dediği bir gençliğin yetişmesine adayan nadide bir insandır.

Kuşkusuz her birimiz için sadece ezberlediğimiz şiirleriyle değil, bugün sahip olduğumuz dünya görüşümüzde de emeği bulunan ve Yedi Güzel Adam’dan biri olan  Sezai Karakoç bizim medeniyetimizin umudu ve ufkudur.

Babası Yasin Efendi’nin Muhammed Sezai adını verdiği, ancak ismi nüfus kayıtlarına Ahmet Sezai olarak geçirilen Karakoç, 22 Ocak 1933’te Ergani’de dünyaya gelmiştir. İlkokul ve ortaokulu Diyarbakır ve Maraş’ta parasız yatılı okuduktan sonra, lise öğrenimini Gaziantep’te tamamlamıştır.

    Sezai Karakoç, liseyi bitirdikten sonra çok istediği felsefe bölümünde okumak üzere İstanbul’a gelmiş, ancak bu bölüme kayıt yaptırdığı halde, maddi zorluklar nedeniyle girdiği sınavını kazandığı Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne burslu öğrenci olarak yerleşti ve 1955’te Mülkiye’den mezun olmuştur.

     Karakoç, 1959-1965 yılları arasında Maliye Müfettiş Yardımcılığı ve Gelirler Kontrolörlüğü görevlerinde bulunmuştur. 1973’te memurluk görevinden ayrılmıştır. 1967 yılında ”İslamın Dirilişi” adlı kitabından dolayı yargılanmıştır.

”Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. Halbuki biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa, hakikat susmayacak. Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak. Halbuki bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar. Vicdan azabından kurtulsalar tarihin azabından kurtulamayacaklar. Tarihin azabından kurtulsalar Tanrı’nın gazabından kurtulamayacaklar”sözlerinin sahibi Sezai Karakoç bütün bir İslâm âleminin derdiyle dertlenmiştir.

Sezai Karakoç, verdiği eserlerle Türk edebiyatının son döneminin en önemli mihenk taşlarından birisidir. Başta şiir olmak üzere hikâye, deneme, fıkra, piyes, inceleme, düşünce yazıları gibi çeşitli türlerde eserler kaleme almıştır. 

O, insanımızın şuur kazanması ve öz benliğine dönmesi için “Diriliş” adını verdiği bir sistem geliştirmiştir. Karakoç’a göre  “Diriliş” kendini inşa etmenin  yoludur.

Sezai Karakoç yerli düşünce ve edebiyatımızın en önemli yayınlarından biri olarak bilinen Diriliş dergisini 1960 ve 1971 yılları arasında dönemsel sayılar halinde, 1974’ten itibaren düzenli olarak yayımlamış  ve 1976’dan itibaren de gazeteye dönüştürmüştür.

     Karakoç’un fikir ve araştırma kitapları arasında olan,”Yunus Emre, Mevlana, Mehmet Akif, İslam’ın Dirilişi, İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü, Ölümden Sonra Kalkış, Mağara ve Işık” kitapları her birinizin kütüphanesinde mutlaka bulunmalıdır.

Şiir kitapları arasında, ”Hızırla Kırk Saat, Taha’nın Kitabı/Gül Muştusu, Körfez/Şahdamar/Sesler, Zamana Adanmış Sözler, Ayinler, Leyla ile Mecnun, Ateş Dansı ve Alın Yazısı Saati” bulunan Karakoç, 1950 yılında kaleme aldığı, ancak kitaplaştırılmasına 45 yıl boyunca izin vermediği ve bu süre boyunca fotokopi halinde elden ele dolaşan ”Mona Rosa” adlı şiiriyle geniş bir hayran kitlesine ulaşmıştır.

Tüm yaşamı boyunca has bilginin izini süren, doğru sözü cesaretle söyleyen Karakoç bir şiirinde yüreklerimize şöyle dokunuyor:

Babam lambanın ışığında okurdu

Kaleler kuşatırdık, bir mümin ölse ağlardık

Fetihlerde bayram yapardık

İslam bir sevinçti kaplardı içimizi

Peygamberin günümüzde küçük sahabileri biz çocuklardık

Bediri, Hayberi, Mekkeyi özlerdik, sabaha kadar uyumazdık

Şiirleriyle, fikir ve siyaset yazılarıyla, soylu bir davanın, bir mücadelenin adamı olan Karakoç yapayalnız kalma pahasına, her zaman kendince doğru bildiği, hakikat bildiği ne varsa, onu söylemeyi seçmiştir. Şu sözleri hepimize rehberlik ediyor:

“Şehadet kelimesi, mü’minlerinmânevî zırhıdır. Ona hiçbir tank nüfuz edemez.”

“Kur’an, mutlak hakikatın ebedîleşmiş âbidesi olarak, ideal bir mü’mini ve ideal İslâm cemiyetini, milletini, yani değişmeyen üstün insanlık düzenini, mutlak hümanizmayı getiren mutlak kitaptır.”

“Komünizmin rengi kızıldır. Yani ihtiras ve kan rengi. Kapitalizmin rengi siyahtır. Yani tassup ve ifrat rengi. İslâmın rengi ise beyaz, mavi ve yeşildir. Yani aklık, umut, sulh ve selâmet rengi.”

“Zamanın fethi, uzayın fethinden önemli ve aslında o fethin de sebebidir.”

“Her çağda, şartlar ne kadar ağır ve umutsuz olursa olsun, inananlar için muhakkak bir Nuh’un Gemisi vardır.”

Bizi geleceğe taşıyan insanlar vardır. Hem düşüncesiyle hem sanatıyla, hem de hayatıyla bir yer ve duruş inşa eden Karakoç’a hepimizin borcu var. Borcumuz, O’nu anlamaya çalışmak, O’nu anlatmaya çalışmaktır.

Yaşadığımız çağın büyük şairini ve mücadelesini bir emanet olarak bilen kardeşlerimi selamlıyorum.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.