ÖTELİLER

Harun Doğukan
1984’te Kahramanmaraş’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. 2002-2006 yılları arasın Ankara Gazi üniversitesi Türkçe öğretmenliği bölümünü okudu. Yüksek lisansını Kahramanmaraş Sütçü İmam üniversitesinde tamamladı. Çeşitli illerde Türkçe öğretmenliği yaptı. Şu an Kahramanmaraş’ta Okul Müdürü olarak çalışmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
22.12.2022
348
A+
A-

“İlahi! Sen biliyorsun ki, ben tacir değilim. Aşk ile ticaret yapmayı da küfür sayarım. Kalbimin fıtri arzusu olan ibadetine karşılık da bir ücret istemiyorum. Huzurunda durup ticaret  hayalleri kurmaktan da utanırım. Ben kendimi bir şey saymıyorum ki, seninle neyin hesabını yapayım kaale alınayım. Ben senden geldim, bana ait hiçbir şeyim yok ki seninle yapılacak bir muamele ibraz edeyim. Her ne varsa sendendir”  Şehid Mustafa ÇAMRAN

Bir tarafta cennet cehennem bilmeyen ben gibi fasık, bir tarafta altlarından ırmaklar akan cennetin hayalini kuran zahit, bir tarafta da –daha doğrusu tarafta değil Araf’ta olan- “Bana seni gerek seni” diyen bir seçilmiş fertler. Ne idüğü belirsiz kişiler bunlar, Araf’ta kalmış gibi ne o cenah kabul eder bu meczupları ne de öteki cenah. Küfürle suçlarlar, alay ederler. “Bırak gülen gülsün, Hakk bizi görsün yeter” der Yunus Emre. “Zalim ne bilsin bilsin, Hakk’ı seven var!”

Bir derdi bin dermana değişmeyen delilerdir bunlar. Öyle güzel dertleri vardır ki; kanatır da kanatır, inletir de inletir ama o bir an yok mu? İşte o bir anlık tahayyülde zaman durur; sığmaz akreple yelkovan arasına. Mekan yerle gök arası değildir; şarkla mağribin Rabb’i öyle serer ki kehkeşanları bu delinin önüne tüm mekanlar utanır varlık iddia etmeye. İşte bu öylece bir andır. Bu an dışı tam meydan savaşı…

Dünyada da beceremezler zaten ticareti. Dünya malı değil kar olması zarardan başka bir şey değildir. “Bugün buldum bugün yerim, Hak Kerim’dir yarına” derler. Çünkü Rezzak vermiştir ona sözünü, aç kalmayacaktır, çaresiz kalmayacaktır. İstemedikleri için daha yağar sağanak sağanak rızıkları. Dedim ya beceremezler ticareti, istemezler de. Ne varlığa sevinir onlar, ne de yokluğa yerinirler.  Aşk ile avunurlar.

“O an” öylece vazgeçilmez bir andır ki, o an için kaldırmazlar ruhlarını secdeden. Öyle anlaşamazlar yok ayağın şöyle duracak, yok dizin şöyle kırılacak, yok üç kere kaşıyacaksın yüzünü diyen şekilcilerle. Ruhları öyle bir kıyama durur ki onların; değil kaşımayı düşünme Züleyha’nın  misafirleri gibi kessen parmaklarını ses etmezler. Evlisin sen sultansın sen deyü kınadıkları Züleyha’nın aslında içindekinin aşk olduğunu, bir beklentisinin olmadığını nerden bilsin madde ehli.

Od olmuştur onlar için dertleri; odun devşirirler her gördükleri mısradan, mahlukattan. “Yar yüreğim yar” derler. Sevgili olan yar aslında bir taraftan da uçurum olan yardır. Her kalbe misafir olmaz yaradan. Hatta mühürlenmiştir bile ebediyyen bazıları. Ne büyük felaket.  Misafir oldu mu da daha da çıkmaz oradan. Nar çoktan harlanmıştır, bir tütün kağıdı inceliğinde bile küllenmeye izin vermez. Huu’larla körükler de körükler o ateşi, yandıkça yeniden yeşerirler, yok oldukça bu ateşte ebediyyen var olurlar. Çünkü onar” yoktan da vardan da öte bir Var’ın” peşindedirler.

Sırtlarını Allaha’a dayadıkları için gülerler tehditlere, külhanbeylerine. Bir tek sevdiği incitir onları, zühhadın attığı taş işlemez sinelerine. Der ya Necip Fazıl:

Sana taş attılar sen gülümsedin

Dervişin çiçek attı inledin

Bağrımı delmeye taş yetmez dedin

Halden anlayanın bir gülü yeter.

Çünkü dost bilir o gönüle nasıl girildiğini, nasıl bahar getireceğini, nasıl kar yağdıracağını, nasıl susuz bırakacağını. Öyle gönle herkes de girmek istemez zaten; biraz karanlık, biraz çirkin, alabildiğine de soğuktur bu yürekler anlamayana.

Ötelidir bu canlar, biraz gidince ötede değil çok çok ötede, ulaşabileceğiniz en son noktanın ötesinde. Akılla anlaşılmazlar, kimseyle anlaşmazlar da. Derdi ahret bile değildir, dünya hiç değildir. Dertleri derttir onların, öyle derman peşinde koşmazlar. Derman vermek isteyene de gülerler. Onlar derdi de sever, dert veren afeti de, derdin gerçek sahibini de.

Ötededir onlar, varabileceğiniz en son menzilin daha da ötesinde. Ölünce ulşacağınız bir menzil değil, daha da ötededir Öteliler…

Sofilere sohbet gerek, ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyli gerek, bana seni gerek seni

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.